InfoGero

Yer Kavgası ve Kuşaklararası İlişkiler

24.01.2018 Prof. Dr. İsmail Tufan






Yaşlıların çoğalması, genç ve yaşlı kuşaklar arasında önyargıların ve belki de bir çatışmanın ilk habercisi midir? Buna Sosyal Psikolog Muzaffer Şerif’in (literatürde Sherif olarak geçiyor) 1954 yılında 11-12 yaşlar arasındaki çocuklar kapsamında gerçekleştirdiği bir deneyi anımsayarak cevap vermeye çalışacağım.

Oklahoma Üniversitesi’nde (ABD) sosyal psikoloji profesörü olarak çalışan Muzaffer Şerif’in Robbers-Cave-Araştırmaları olarak tanınan deneyleri önyargı araştırmacılığında bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. O zamana kadar önyargıların ardında “kişilik” veya “günah keçisine aktarılan saldırganlığın” yer aldığı kabul edilmekteydi. Ama aşağıda anlatacağım deneyin denekleri olan çocuklarda ne önyargılara dayanan bir kişilik, ne de bir günah keçisine ihtiyaç vardı. Çünkü deneyden önce birbirlerini hiç görmemişlerdi, yani tanışmıyorlardı. Tanışmadıkları için aralarında düşmanlık söz konusu olamazdı ve bir günah keçisi aramalarına da hiç gerek yoktu.

Denekler yaz tatilinde bir izci kampında bir araya gelen çocuklardan meydana gelmekteydi. Çocuklar iki gruba ayrıldılar ve birbirinden uzaktaki kulübelere yerleştirildiler. Bu yüzden birbirlerinden haberdar değillerdi.

İlk hafta çocuklar açısından son derece eğlenceli geçti. Oyun oynadılar, yediler içtiler. Bu süre zarfında gruptaki çocuklar arasında samimi arkadaşlıklar da oluştu. Her grup kendisine bir isim taktı. Birinci grup “Çıngıraklı Yılan”, diğer grup “Kartal” adını kendine uygun buldu.

Birbirini tanımayan Çıngıraklı Yılan ve Kartal gruplarının izci kampındaki ikinci haftasında durum değişti. Eğitmenler her iki gruba da yakınlarda bir yerde başka bir grubun daha kamp yaptığını duyurdu. Çıngıraklı Yılan’lar Kartal’lardan ve Kartal’lar Çıngıraklı Yılan’lardan böylece haberdar edildi.

Bunun ardından eğitmenler tarafından yönlendirilen çocuklara, sanki kendi istekleriymiş gibi gruplar arasında bir turnuva düzenleneceği duyuruldu. Turnuvayı kazanan gruba bir kupa ve gruptaki her çocuğa bir çakı hediye edileceği, yenik düşen gruba ise hiçbir şey verilmeyeceği anlatıldı. Çocuklar çok heyecanlanmıştı.

Birkaç gün sonra Çıngıraklı Yılan ve Kartal adlı gruplar turnuva vesilesiyle birbiriyle tanıştılar. Turnuva sportmenlik ve centilmenlik çerçevesinde başladı. Fakat kısa süre sonra tutum ve davranışları değişmeye başladı. Rakiplerine “kokuşmuş”, “hilekâr”, “pislik” gibi lakaplar takmaya ve birbirlerinden “tiksindiklerini” söylemeye başladılar. “Kısa süre sonra her iki grubun üyeleri rakiplerini kokuşmuş, yalaka ve dolandırıcı olarak tanımlamaya başladı (…). Bu safhanın sonlarına doğru her iki grubun üyeleri, diğer grubu ve üyelerini o denli tiksindirici bulmaya başladı ki, ikisi de bir daha karşıt grubun üyeleriyle ilişki kurmak istemediğini açıkça belirtti” (Sherif, 1967, s.82; akt. Jonas, Stroebe, Hewstone 2014, s.2). Bu deneyden ne anladık? Püf noktası nedir? Çocukların davranışları gerçek hayat hakkında bize ne gibi mesajlar iletiyor? Genç ve yaşlı gruplar arasında karşılıklı düşmanlık ortaya çıkabilir mi? Bu deney çok şey anlatmaktadır.

Belirttiğim gibi önyargı araştırmacılığında, yani bir grubun üyelerinin başka bir grubun üyelerine yönelik antipatileri, bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Önyargıların kişilik ve günah keçisi teorileriyle açıklanamayacağının kanıtı olarak da kabul edilmektedir. Peki bu antipati nereden kaynaklanmaktadır? Öyle anlaşılıyor ki her iki grubun değerli bulduğu, ama sadece birinin elde edebileceği bir hedefe erişmek için gösterdikleri çabada ortaya çıkan rekabet, önyargıların kaynağını meydana getirmektedir. Muzaffer Şerif bunu “Realist Çatışma Teorisi” olarak tanımlamıştır. Bu teoriye göre önemli bir değeri elde etmek için mücadele eden gruplar arasında ortaya çıkan çatışma ve rekabet, önyargıların temelini oluşturmaktadır. Bu teori kapsamında genç ve yaşlı kuşakların karşılıklı ilişkilerini nasıl değerlendirebiliriz? Gençlerin ve yaşlıların aynı anda değerli gördükleri ve sadece birinin elde edebileceği bir hedef şu an için göze çarpmıyor. Gençler ve yaşlılar arasında değerli bir hedefe yönelik bir rekabet henüz söz konusu değil. Bu yüzden de ilişkiler genel olarak iyi yürüyor. Fakat ilk bakışta değersiz görünen bazı şeylerde karşılıklı önyargıların ortaya çıkabildiğine de zaman zaman şahit oluyoruz. Örneğin bunlardan biri kamu taşıtlarında “yer kapmak” olarak tanımlanabilir. Kalabalık bir otobüste boş bir yer varsa, o an için otobüstekiler tarafından o yer “değerli” bir hedef olarak algılanıyor veya bir yaşlı otobüse bindiğinde sosyal normlar gereği gençlerden yaşlıya “yer” vermesi bekleniyor. Bu beklenti hem otobüste “oturan” gençlerin, hem de otobüse yeni binen yaşlının gözünde değerli bir hale geliyor. Boş yere biri oturabilir. Diğeri ayakta kalmak zorundadır veya oturan gençlerden biri yerini yaşlıya vermek durumuyla karşı karşıyadır. Bu neredeyse bayağı gibi görünen durumlar her gün binlerce defa yaşanmaktadır. Böylece genç ve yaşlı kuşaklar arasında karşılıklı önyargıların kaynağı haline gelmektedir. Önyargıların nasıl ortaya çıkabildiğine örneklerle cevap verdim.

Fakat şunu belirtelim: Eğer siz artık önyargıların nasıl ortaya çıktığını bildiğinizi düşünüyorsanız, yanıldığınızı belirtelim. Bu teori önyargılara getirilen açıklamalardan sadece biridir. Birçok durumda iyi bir açıklama olabilir. Ama önyargıların ortaya çıkmasında başka sebepler de rol oynamaktadır. Örneğin Köroğlu Efsanesini bilenler hatırlayacaktır: Bolu Beyi seyisi Yusuf'un gözlerini kör etmiştir. Yusuf rüyasında Bingöl Dağları’ndan Aras Irmağı’na gelecek üç köpük sayesinde yeniden görebileceğini, gençleşeceğini ve ölümsüzleşeceğini görmüştür. Oğluyla ırmağın kıyısında köpükleri beklemiş ve köpükler suyun üzerinde görünmüştür. Yusuf’un köpükleri görmesi imkânsızdır. Ruşen Ali köpükleri babasına vermek yerine kendisi içer ve ölümsüzleşir (Tufan 2007, s. 165). Efsanede baba ve oğul açısından değerli olan “köpükler” bir rekabet yaratmıştır. Köpüklere sadece biri sahip olabilir. Diğerinin eli boş kalacaktır. Burada bir önyargı var mıdır? Görünüşte yoktur. Sadece değerli bir şeyi elde etme çabası ve rekabeti vardır. Baba ve oğul arasında herhangi bir önyargıdan söz edilmiyor. Bir başka makalemde önyargıların diğer kaynaklarından da söz edeceğim.

Kaynakça
Jonas, K., Stroebe, W., & Hewstone, M. (2014). Sozialpsychologie, 6.Aufl. Heidelberg: Springer Verlag.
Sherif, M. (1967). Group conflict and co-operation. London: Routledge & Kegan Paul.
Tufan, İ. (2007). Birinci Türkiye Yaşlılık Raporu. Antalya: GeroYay.