InfoGero

Kızılderili

31.10.2017 Prof. Dr. İsmail Tufan






Aranızda Kızılderili gören var mı? Ben hiç görmedim ama Hollywood’un tarihi filmlerinden(!) onu çok iyi tanıyorum. Yarı çıplak, koyu tenli, siyah saçlı, kafasında kuştüyü ile dolaşan biridir. Beyaz adamın düşmanı, ateş suyu düşkünü bir vahşi! Ben demiyorum, Amerikan filmleri diyor. Herkes gibi Amerikan filmlerinin gerçekleri anlattığını(!) bildiğim için Hollywood’un tarafsız, bir kamera kadar objektif olduğunu(!) herkes kadar ben de bildiğim için bana Kızılderili’yi anlatmanıza gerek yok. Buna karşın ben size bir Kızılderili hikayesi anlatacağım:

Suratını savaşa hazır olduğunu göstermek için boyamış bir Kızılderili omuzundaki rengarenk, kocaman, çok güzel papağanıyla bara girer ve barmenden bir kadeh ateş suyu vermesini ister.

Barmen şaşkındır. Bir süre dikkatle Kızılderili’nin suratına baktıktan sonra ateş suyunu Kızılderili’ye uzatırken sorar: “Ne kadar güzel şey bu, nereden aldınız?”

Papağan cevap verir: “Kırsaldan, orada bundan binlercesi var?”

He!?

Hikâye iletişimin ne kadar karmaşık bir şey olduğunu gösteren iyi bir örnektir. Başka insanlarla her gün iletişim kurduğumuz halde iletişimin ne kadar karmaşık olduğunun farkına varmayız. Bu hikâye birçok soruyu akla getiriyor:

Barmen soruyu kime yöneltti? Papağana mı, Kızılderili’ye mi? Papağan eğitilmiş mi, yani verdiği cevabı aslında anlamıyor mu? Kızılderili’nin vermesi gereken cevabı onun adına mı verdi? Yoksa papağan cevap verebilecek düzeyde akıllı mı? Yani papağan düşünebiliyor mu? Barmenin sorusunu cevaplayacak kadar zeki mi? Cevabında geçen “bundan binlercesi var” ifadesi kendisini mi, yoksa Kızılderili’yi mi kastediyor?

Biz insanlar gördüklerimize veya işittiklerimize veya okuduklarımıza anlam vermeye çalışırız. Papağan hikayesi üzerine saatlerce konuşabilir, saatlerce tartışabiliriz.

İletişimin karmaşıklığına örnek olarak verdiğim bu hikâyeden kafamızdaki insan tasavvurunun ne kadar etkili olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü daha önce bu hikâyeyi bir yerde okumadıysanız veya işitmediyseniz, barmenin sorusuna Kızılderili’nin cevap vereceğini zannettiniz.

Neden? Çünkü kafanızdaki resim size öyle söyledi.

Yaşlı insanla ilgili kafamızdaki resimleri düşünmek, onların bize nasıl hitap ettiklerini, yaşlı insan üzerine hangi düşünceleri kulağımıza fısıldadıklarını bilmek önemlidir. Çünkü o fısıldayışlar yanıltıcı olabilir. Yaşlı insanı bize yanlış anlatabilirler ve kafamızdaki yaşlıyı, her yaşlıya baktığımızda görmeye başlayabiliriz.

Bana geçenlerde biri sordu: Gerontoloji ne yapar? Cevabım şu oldu ama anladığından emin değilim: Gerontoloji insanların kafasındaki yanlış yaşlı görüntülerini siler ve bunların yerine doğru görüntüleri ekler.