InfoGero

Yaşlılık, Erkek ve Sosyal Yeterlilik

21.02.2018 Prof. Dr. İsmail Tufan






Emosyonel (duygusal) zekâ bireyin kendi duygularını ayarlayabilmesidir. Örneğin eşine şiddet uygulayan bir erkek duygularını ayarlayamıyor demektir. Dolayısıyla bu erkeğin emosyonel zekâsı düşüktür.

Sosyal yeterliliğin anahtarı empatidir. Empati diğer insanları tahmin edebilme yeterliliğidir veya kendini başkasının yerine koyabilme meziyetidir. Emosyonel zekâ ve empati yeterliliği arasında pozitif korelasyon vardır. Yani emosyonel zekâ yükseldikçe empati yeteneği artmaktadır. Ancak emosyonel zekânın empati yeterliliğinin sebebi olduğu söylenemez. Aynı zamanda empati yeterliliğinin de emosyonel zekânın sebebi olduğu söylenemez. Yani aralarındaki ilişkiden hareketle sebep-sonuç ilişkisi kurulamaz.

Birçok genç erkekte olmadığı açık ve net şekilde gözlemlenen sosyal yeterlilik, başka insanlarla ilişki kurabilme yetenekleri ve becerileri olarak tanımlanır. Eşini döven veya öldüren bir erkeğin, sosyal yeterliliği de yetersizdir. Çünkü eşiyle ilişki kurmada gereken beceri ve yeteneklerini devreye sokamamaktadır. Bunun nedeni emosyonel zekâsındaki noksanlıktır. Bu noksanlığı kapatabilmek için saldırmakta, şiddete başvurmaktadır. Emosyonel zekâ acizliğini şiddetle örtbas etmektedir. Sosyal yeterlilik, sosyal yetenekler ve kişilik özelliklerinden elde edilen bir yeterliliktir. Bunlarda eksiklik varsa, sosyal yeterliliği düşük olan birey ortaya çıkmaktadır.

Emosyonel zekâ, bireyin hem kendi duygularını, hem de başkalarının duygularını anlayabilme yeteneğidir. Eşine şiddet uygulayan erkeğin ne kendi duygularını, ne de eşinin duygularını anlayabilecek kapasitesi vardır. Çünkü duygularını kendisine ve eşine hizmet edecek şekilde icraata dönüştürememektedir. Aksine kendisine ve eşine zarar verecek tarzla duygularına yenik düşmektedir. Bu erkek başarısız bir erkektir.

Sosyal yeterlilik bağımsızlıktır. Sosyal yeterliliği yüksek olan kişilerin bağımsızlığa güçlü bir eğilimi vardır. Sosyal yeterliliği zayıf olan bireylerin ise bağımlılığı artmaktadır. Bağımlılığın çeşitli türleri vardır. Örneğin duygularına yenik düşen bir kimsenin şüphesiz duygularına bağımlılığı son derece yüksektir. Onları yaralayamaz ve kontrol edemez. Aksine duyguları tarafından yönlendirilir, kontrol edilir ve icraata sevk edilir. Kendini yönlendirmede başarısız olan bir kimse kendini kabul ettiremez. Kabul ettiremediği için şiddete eğilimi artar. Baskı kurmak suretiyle üstünlük sağlamaya çalıştıkça enerjisi tükenir.

Sosyal yeterliliği güçlü olan kişilerin kendilerine verdiği değer de yüksektir. Ama başkalarını değersiz olarak görmez. Başkalarını değersiz görenlerin kişiliği de zayıftır. Zayıf kişiliğinigizlemeye çalışır. Bir süre başarılı da olabilir. Fakat uzun vadede zayıf kişilik su yüzüne çıkacaktır. Eşine şiddet uygulayan erkeğin kişiliği gelişmemiştir. Çelimsiz kişiliğinden kendisi de rahatsızdır, ama bunu kabul edecek gücü de yoktur. Bu yüzden kendini güçlü göstermeye çalışır. Güçten anladığı ise sadece baskıdır. Bastıramadığı duygularını başkası üzerinde baskı kurarak tatmin etmeye çalışır.

Bütün bunların yaşlılıkla alakası nedir? İlk bakışta bunu algılamak gerçekten zorluk yaratabilir. Ama bahsi geçen tür erkeklerin çoğunun bugün genç olduğu dikkate alındığında, gelecekte yaşlı erkekler arasında duygusal zekâsı düşük erkek oranının küçümsenemeyecek derecede yüksek olacağı öngörüsünden hareket edilebilir ve şimdiden buna karşı önlem alınması gerekir.

Bu önlemlerin neler olacağı sorusu ise kapsamlı cevapları gerektirir. Burada bilim insanı, politikacı, filozof, din adamı ve toplumun diğer aktörlerine görev düşmektedir. Geleceğin yaşlı toplumu, sadece sosyal yeterliliği ve emosyonel zekâsı yüksek bireylerin nasıl çoğaltılacağı ve erkeğin sosyalizasyon süreçlerindeki arızaların nasıl tespit edilip giderileceği sorularına cevap aranmalıdır.