InfoGero

Anka Kuşu

28.10.2017 Prof. Dr. İsmail Tufan






Eğitim son yıllarda toplumumuzun gündeminde sürekli yer alan konulardan biridir. Bir dizi harfler hayatımızın içine girdi, gençlerimizin hayatını belirliyor. Sınav türlerinin kısaltmaları kafaları karıştırıyor. TEOG, YGS, LYS, KPSS gibi harfler sanki eğitimde çağ atlamışız hissini uyandırsa da durumun öyle olmadığı biliniyor. Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG), Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS), Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS), Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS).

Bütün bu sınavların sayısı arttırılabilir. Ama eğitim ve öğretimi arttırmak istiyorsak bu yoldan hedefe ulaşamayız. Kaliteli öğrenci yetiştirmek için kaliteli eğiticilere ihtiyacımız var. Önce kaliteli eğitmenler yetiştirmemiz gerekir. Öğrencilerimizin uluslararası sınavlarda (PISA) devamlı alt sıralarda yer alması eğitim ve öğretimde kalitenin göstergesi olarak kabul edilirse, o zaman eğitim ve öğretimimizde sorun var demektir. Eğitim Biliminin temel ilkelerine dayanan bir eğitim ve öğretim sistemini hayata geçirmemiz gerekir. Okul öncesi eğitim kadar okul sonrası eğitimin de bu sistemde yeri olmalıdır.

Gerontoloji alanında yeni bir model ortaya koyduk: Tazelenme Üniversitesi. Akdeniz Üniversitesi’nde 2016’da açtığımız ilk kampüsümüzün ardından daha üç kampüs devreye girdi: Alanya HEP Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Nişantaşı Üniversitesi. Buralarda 60 yaş ve üstü yetişkinlere “ömür boyu öğrenme” modeliyle öğretim veriyoruz.

Bana göre Milli Eğitim Bakanlığı’mız Tazelenme Üniversitesi’nin kampüslerini ziyaret etmelidir. Çünkü burada görülmeye değer bazı işler yapılıyor. Eğitim ve öğretim alanında bir yenilik ortaya koyduk. Bunu yurtdışından gelip gören bilim insanları var. Dünyada eşi benzeri olmayan bir eğitim ve öğretim modeliyle çalışıyoruz. Bu modelden yararlanan kişilere “öğrenmenin yaşı yoktur” deyiminin gerçek olduğunu gösteriyoruz.

Ömür boyu öğrenme modelinin okul öncesi eğitimde başlaması gerekir. Çocuklarımıza ömür boyu öğrenmenin önemini öğretmeliyiz. Birtakım sınavlardan yüksek puan almak için uğraşan insanlardan oluşan bir insan kütlesi haline gelmemeliyiz. Öğrenmenin insan hayatına kazandıracağı kaliteyi öğretmekle kalmayıp bunun kanıtlarını da ortaya koymalıyız. Tazelenme Üniversitesi bence bunun bir kanıtıdır ve görülmeye, incelenmeye değer.

Tazelenme Üniversitesi ve öğrencileri Anka Kuşuna benzemektedir. Bu efsanevi kuşun çeşitli isimleri vardır. Türk geleneğinde Kerkes, Batı geleneğinde Feniks adını alır. Ortadoğu’da başka adlarla anılır. Bu efsanevi kuşların ölmek üzereyken ateş olup kendini yaktığı ve küllerinden yeniden doğduğuna inanılır. Tazelenme Üniversitesi küllerinden doğan bir eğitim modeliyle küllerinden doğan öğrenciler yaratmaktadır. Bu yüzden “tazelenme” diyoruz. Buna canlanış veya doğuş da diyebiliriz. Çünkü Tazelenme Üniversite öğrencileri ile yaptığım sohbetlerde bunun ortak bir fikir olduğunu görüyorum. Hepsi burada yeniden öğrenmekten mutlu olduklarını, hayatlarına canlılık, heyecan ve anlam kazandırdığını söylemektedirler.

Öğrenme heyecan ve merakını ne yazık ki gençlerde göremiyorum. Onlar eğitim ve öğretimi daha ziyade stres olarak yaşıyor. Mezun olunca bir daha eline kitap almayanlar, öğrendiğiyle yetinenler hızla çoğalıyor. Genç yaşta öğrenmeyi terk edenlerin azalması için bana göre ömür boyu öğrenme en iyi yoldur.

Sınav türlerini çoğalmak yerine öğrenen insanları çoğaltmalıyız. Eğitim ve öğretim sistemine ömür boyu öğrenme konseptini kazandırıp, ömür boyu öğrenen öğretmenlerden ömür boyu öğrenmeye hazır öğrenciler yaratmalıyız. Eğitim ve öğretim sistemi bir Anka Kuşu olmalıdır. Kendini yakmayı ve küllerinden yeniden doğmayı başarmalıdır.