InfoGero

Yaşlılık ve Yoksulluğun Değişen Sebepleri

03.11.2017 Prof. Dr. İsmail Tufan






Yaşlılığı diğer yaşam dönemlerinden ayır etmek niçin git gide daha zorlaşıyor? Eskiden yaşlı denildiğinde herkes bundan ne anlayacağını bilirdi. Bir insan hastaysa, günlük işlerinin üstesinden gelemiyorsa, aile içindeki işlevlerini yerine getiremiyorsa yaşlı kabul edilirdi. Bugün ise kimin yaşlı kimin yaşlı olmadığını söylemek kolay olmuyor.

Yaşlılık medyada neredeyse her gün ele alınan bir konu haline geldi. Çoğunlukla “anti aging” üzerinde duruluyor ve yaşlılık korkusu körüklenerek ürün satışı yapılıyor. Bazen de şu veya bu sanatçının nasıl “genç” kalmayı başardığı sorusuna cevap veriliyor. İlgili sanatçının “fotoşoplanmış” birkaç fotoğrafıyla birlikte dolaylı reklam yapılıyor.

Anlaşılan yaşlılık herkesi ilgilendiren bir konu haline geldi. Ben bunun başka bir yönüne dikkat çekmek istiyorum. Yaşlılık çifte standartlı bir toplumun ortaya çıkmasına da yol açabilecek bir potansiyele sahiptir. Yaşlı kabul edilip her türlü görevden arındırılanlar ve bir türlü yaşlanmayanlar. Bu yöne doğru eğilimler dikkat çekiyor.

Belli bir kesim, ki bunlar toplumun üst tabakasının mensuplarından meydana geliyor, kendilerinin de yaşlı kategorisinde değerlendirilebileceklerini dikkate almıyorlar. Onlar için sadece diğerleri yaşlıdır. Buna karşın henüz yaşlı kategorisinde olmayıp, buna rağmen yaşlı muamelesi görenler, ki bunlar alt tabakaların mensuplarıdır, yaşlılıkla erken tanışıyorlar.

Yaşlılığın yaşamın hangi dönemine denk geldiğini söylemede yaşadığımız zorların çeşitli kaynakları vardır. Bunlardan biri yaşam biçimlerinin çoğalmasıdır. Bunun yanı sıra yaşam safhasının strüktürü ve kalitesi de yaşlılık dönemiyle bağlantılı olarak değerlendirilmektedir. Eğer erken emeklilik ve uzun bir yaşam süresi bir araya gelirse yaşlılık 50 yılık bir süreye denk gelebilir. Yaşlılık döneminin kendisi de içinde karmaşık safhalara ayrılmaktadır. Emekliliğin başlangıcı olarak 60 veya 65 yaşını kabul edersek günümüzde 100 veya üzeri yaşa erişenlerin de çoğalma eğilimi dikkate alınırsa, hayatımızın asıl büyük bölümünü ne çocuk ne de genç olarak geçirmekteyiz. İnsanın yaşam süresi uzadıkça yaşlılık dönemi uzamaktadır.

Yaşlılık duruma göre 40-50 yaşlarında da başlayabilir. Önümüzdeki yıllarda bu yaştakiler arasında yaşlılığı erken tadacak olanların sayısında güçlü bir artış olacağından hareket edilebilir. Bunun başlıca sebebi iş piyasalarındaki gelişmeler olacaktır. İş piyasalarında gençleri istihdam etmek amacıyla Türkiye’de yeniden meslek yaşamı dışına erken çekilecek olan kişi sayısında artış olacaktır. Çünkü her ne kadar emeklilik yaşı gelecekte 65’e yükselecekse de özel sektör açısından bunun fazla bir anlam ifade etmeyeceği, daha ziyade yaşlanan personelinden bir an önce kurtulmayı düşünecek işverenlerin sayısında da artış beklenmelidir. Politika ve ekonomi arasında yaşlılık olgusu erken emekliliğin yeni modelleri üzerinde yeni bir tartışmanın ortaya çıkmasına yol açacaktır.

Bir taraftan 65 yaşına kadar çalışması beklenen insanın diğer taraftan özel sektörün istekleri doğrultusunda iş piyasalarının dışına çekilmek istenmesinin sonucunda politika sözde istihdam modelleri geliştirmeye başlayacaktır. Birtakım geçici süre için devlet kurumlarında veya sivil toplum kuruluşlarında rotasyon usulüyle istihdam modellerinin ortaya çıkmasını bekliyorum. Bu istihdam modelleriyle zaman zaman istihdam edilecek zaman zaman işsizlikle geçecek olan sürelerin ardından 65 yaşına erişmesi sağlanacak olan insanların emeklilik maaşı da düşük olacaktır.

Bugün yaşlılığın yoksullukla bağlantılarının sebepleri geçmişteki eğitim ve meslek edinme olanaklarıyla bağlantılıdır. Gelecekte yaşlılık ve yoksulluk arasındaki bağlantıların sebepleri ise eğitim olanaklarının artması, ama eğitim kalitesinin azalmasıyla ve ucuz işgücü arayışı içinde olan piyasalar tarafından belirlenecektir. Yaşlılıkta yoksulluk gelecekte de var olacaktır, ama bunun sebepleri değişecektir.