InfoGero

Türkiye'de Yaşlılık Ne Anlama Geliyor?

05.11.2017 Prof. Dr. İsmail Tufan






Türkiye Gerontoloji Atlası (GeroAtlas) araştırması 2000 yılından bu yana devam ediyor. Araştırmanın ilginç bulgularından biri de yaşlılığın anlamıyla ilgili sorulara verilen cevaplardır. Türkler yaşlılığı nasıl görüyor? Yaşlılıktan neleri anlıyor?

Türkler yaşlılıktan kesinlikle emekliliği anlamıyor. Deneklerin %5’ten azı yaşlılığın emeklilik anlamına geldiğini belirtmektedir. Bu da bizim araştırma öncesi ortaya koyduğumuz ve birçok defa makalelerimizde vurguladığımız tahminimizi doğrulamaktadır.

Araştırmanın ortaya koyduğu diğer bir sonuç ise yaşlılığın bir değil birçok anlamla bağdaştırıldığı olmuştur. Bazılarına göre yaşlılık gençliğin tam tersidir. Gençlik nedir diye sorunca, gençliğin de birçok anlamla bağdaştırıldığını görüyoruz. Mesela verimlilik, çalışkanlık, bilgi gibi kavramların gençliğe daha yakın olduğuna inanılıyor.

Yaşlılığın durum ve olaylarla başa çıkamamak olduğu düşüncesinin de bir hayli yaygın olduğuna işaret eden bulgulara erişilmiştir. Mülakat yöntemiyle yapılan ilk görüşmelerde 60 yaş ve üzeri bireyler bunu genellikle durum veya olaylara “ayak uyduramamak”, “yılların yorgunluğu” veya “hızlı gelişmelere uyum sağlamada zorluk çekmek” kavramlarıyla ifade ediyorlar.

GeroAtlas araştırmasının bulgularında yaşlılığı “kızağa çekilmek” olarak görenlerin sayısı da oldukça kabarıktır. Kızağa çekilmek kavramıyla genellikle istemedikleri bir durumu ifade etmeye çalışmaktadır. Kendilerinde hala belli bir potansiyel olduğuna inanan, ama sosyal çevre tarafından bunun görmezlikten gelindiğine veya inkâr edildiğine atıf yaparken sık sık “kızağa çekilmiş kayık gibi görülüyorum” demektedirler.

Deneklerin bazıları yaşlılığı “rahatlık” olarak kabul ediyor. Bundan ne anladıkları sorulduğunda genel olarak “sorumluluktan kurtulmak”, “kendine daha çok zaman ayırmak” veya “üzerinden yorgunluğu atmak” olarak açıklama getirmektedirler. Bazılarına göre yaşlılık “özgür olmak” anlamına geliyor. Bunun ardında da sorumlulukların gençlere devredilmesini, çalışmak zorunda olmamayı veya istediği zaman istediği yere gidebilmeyi anlamaktadırlar.

Bazıları ise yaşlılığı tamamen olumsuz bir yaşam dönemi olarak değerlendirmektedir. “Hastalık”, “yoksulluk”, “bakıma muhtaçlık” veya “bunama” gibi kavramlar bu kişilerin diğerlerinden daha çok kullandıkları kavramlardır.

Yaşlılığı gelişim kavramıyla bağdaştıranlar daha çok “yaşam tecrübesinden” veya “bilgelikten” söz ediyorlar. Bu özelliklerin yaşlıları gençlerden ayıran en önemli özellikler olduklarını vurguluyorlar. “Hayatı yaşlılıkta anlarız” veya “yaşlılıkta insan kendisini buluyor” gibi ifadelerle yaşlılıkta derin bir kavrayış olgusunun mevcut olduğunun altını çiziyorlar.

Ölümü inkâr etmiyorlar ama ölüm düşüncesine odaklanmış da değiller. Ezici çoğunluğun dini inancının çok güçlü olduğu tespiti yapıldı. Çoğunda inancından gelen manevi bir kuvvet olduğu ve bunun sayesinde yaşlılığın zorlukları karşısında da yılmadıkları görülüyor. Yaşlılarda dine yönelme eğilimi var, ama bunun yaşlılıkta başlamadığı önemli tespitlerimizden biridir. Yani yaşlılarda algılanan dine eğilimin sebebi yaşlılık veya ölüm korkusu değildir. Çoğu eskiden de inancının güçlü olduğunu vurgulamaktadır.

Bizim Türkiye Gerontoloji Atlası araştırmasından çıkardığımız sonuç şudur: Yaşlılık kavramıyla çok şey açıklanabilir ve asıl bu yüzden yaşlılık kavramıyla hiçbir şey açıklanamaz. Yaşlılık belirsiz bir kavramdır.